Tekrar Eden İlişki Kalıpları: Hep Aynı Tip İnsanlara Mı Çekiliyoruz?

Hiç aynı döngüyü yaşadığınızı fark ettiniz mi? Farklı kişilerle ilişkiye başlasanız bile, sonunda hep aynı sorunlarla karşılaşıyor musunuz? Belki de kendinizi sürekli ilgisiz partnerleri çekmeye çalışan biri olarak buluyorsunuz ya da aşırı sahiplenici insanlarla birlikte oluyorsunuz. Eğer hep aynı tip insanlara çekildiğinizi düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz.

Bu durumun arkasında bilinçdışı süreçler, çocukluk deneyimleri, bağlanma stilleri ve psikodinamik etkenler yer alıyor. Bu yazıda, neden hep aynı ilişki kalıplarına sıkıştığımızı, bunun altında yatan psikolojik nedenleri ve bu döngüyü nasıl kırabileceğimizi ele alacağız.

Neden Hep Aynı Tip İnsanlara Çekiliyoruz?

Birçok insan, ilişkilerinde farkında olmadan belirli bir “tip”e çekildiğini fark eder. Bunun birkaç temel sebebi olabilir:

1. Bilinçdışı Tanıdıklık Hissi

Freud’un psikanalitik kuramına göre, bilinçdışımız geçmişte yaşadığımız deneyimlerin izlerini taşır. Çocuklukta ebeveynlerimizle ya da bakım verenlerimizle kurduğumuz ilişkiler, yetişkinlikte nasıl partnerler seçtiğimizi etkiler.

Örneğin:

• Eğer çocukken ebeveyniniz size sevgi ve ilgiyi tutarsız bir şekilde verdiyse, yetişkinlikte de size aynı duygusal belirsizliği yaşatan insanlara çekilebilirsiniz.

• Eğer çocukken duygusal olarak ihmal edildiyseniz, yetişkinlikte de sevgisini göstermeyen, mesafeli insanlara ilgi duyabilirsiniz.

Bilinçdışımız, tanıdık gelen şeyleri güvenli ve doğru olarak algılar. Ancak bu her zaman sağlıklı bir seçim yaptığımız anlamına gelmez.

2. Bağlanma Stilleri ve İlişki Kalıpları

John Bowlby’nin Bağlanma Kuramı, çocuklukta ebeveynlerimizle kurduğumuz bağların, yetişkinlikte romantik ilişkilerimize nasıl yansıdığını açıklar.

İlişkilerimizde tekrar eden kalıpları anlamak için önce kendi bağlanma stilimizi tanımamız gerekir:

Güvenli Bağlanma: Çocuklukta sevgi ve güven dolu bir ortamda büyüyen kişiler, yetişkinlikte sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurabilirler.

Kaygılı Bağlanma: Çocuklukta tutarsız bir sevgi gören bireyler, yetişkinlikte de sürekli partnerlerinden onay bekleyen, terk edilme korkusu yaşayan insanlar olabilirler.

Kaçıngan Bağlanma: Çocukken duygusal yakınlık eksikliği yaşayan bireyler, yetişkinlikte de duygusal bağ kurmaktan kaçınabilir ve mesafeli ilişkileri tercih edebilirler.

Dezorganize Bağlanma: Hem yakınlık isteyip hem de bundan korkan bireyler, çelişkili ilişkiler içinde olabilirler.

Bağlanma stiliniz, ilişki kalıplarınızı belirler. Örneğin, kaygılı bağlanma stiline sahip biri, genellikle kaçıngan bağlanma stiline sahip insanlara çekilir. Bu da sürekli bir kovalamaca yaratır.

3. Kendini Gerçekleştiren Kehanet

Bazen bilinçdışı olarak kendimizi belirli ilişki kalıplarına yönlendiririz çünkü çocukluktan beri öğrendiğimiz “ilişki şeması” budur. Örneğin, “Aşk zorluklarla doludur” inancına sahip biri, bilinçdışı olarak zorlayıcı ilişkiler yaşayabileceği kişileri seçer.

Bu durum kendini gerçekleştiren kehanet olarak bilinir. Bir şeyin olmasını beklediğimizde, farkında olmadan onu gerçekleştirecek seçimler yaparız. Eğer ilişkilere bilinçdışı bir şekilde “ilişkilerde acı çekmek normaldir” inancıyla yaklaşıyorsanız, bu tür ilişkileri çekme olasılığınız daha yüksektir.

Tekrar Eden İlişki Kalıplarının Altında Yatan Psikolojik Nedenler

1. Çözülmemiş Çocukluk Travmaları

Çocuklukta yaşadığımız bazı travmalar, yetişkinlikte tekrar eden ilişki dinamiklerine dönüşebilir. Örneğin:

Terk edilme korkusu olan biri, sürekli partnerinin ilgisini kaybetme endişesiyle hareket edebilir.

Duygusal olarak ulaşılmaz bir ebeveynle büyüyen biri, ilgisiz partnerleri çekici bulabilir çünkü bilinçdışında ebeveynini “kazanmaya” çalışıyordur.

Bu tür tekrar eden döngüler, bireyin çocuklukta alamadığı sevgiyi, yetişkinlikte partnerlerinden almaya çalışmasının bir sonucudur.

2. Kendi Kendimize Verdiğimiz Roller

Bazen farkında olmadan ilişkilerimizde kendimize belirli roller yükleriz. Örneğin:

“Kurtarıcı” rolü: Partnerlerini düzeltmeye, iyileştirmeye çalışan bireyler, genellikle sorunlu insanlara çekilir.

“Fedakar” rolü: Sürekli veren ama karşılık alamayan bireyler, duygusal açıdan istismara uğrayabilir.

Bu rollerin farkında olmadan sürdürüldüğü ilişkiler, bireyin kendine zarar veren döngüler içinde kalmasına neden olabilir.

3. Kendi Değerimizi Partnerimize Bağlamak

Eğer bir birey kendi özdeğerini partnerinin ilgisine bağlıyorsa, sürekli duygusal olarak ulaşılmaz kişilere çekilebilir. Bu tür ilişkilerde birey, partnerini “kazanmak” için çaba harcar, ancak genellikle istediği karşılığı alamaz.

Özdeğerimizi dışarıdan, özellikle de ilişkilerden sağlamaya çalıştığımızda, sağlıksız ilişki kalıplarına girme olasılığımız artar.

Tekrar Eden İlişki Kalıplarını Kırmak İçin Ne Yapabiliriz?

1. Farkındalık Geliştirin

• Geçmişteki ilişkilerinize objektif bir şekilde bakın.

• Sürekli aynı sorunları yaşadığınızı fark ettiğinizde, bunun nedenlerini anlamaya çalışın.

2. Bağlanma Stilinizi Tanıyın

• Kendinizi hangi bağlanma stiline daha yakın hissediyorsunuz?

• Eğer kaygılı veya kaçıngan bağlanma eğilimindeyseniz, bu stilinizi dönüştürmek için ne yapabilirsiniz?

3. Duygusal Yaralarınızı İyileştirin

• İçsel çocuk çalışmaları yaparak, geçmişten gelen yaraları fark edin ve onlarla yüzleşin.

• Kendinizi suçlamak yerine, çocukluk deneyimlerinizin bugün yaşadığınız ilişkileri nasıl şekillendirdiğini anlamaya çalışın.

4. Sağlıklı Sınırlar Belirleyin

• Partnerinize karşı ne kadar fedakar olduğunuzu sorgulayın.

• Kendi ihtiyaçlarınızı ve isteklerinizi göz ardı etmeden sınırlarınızı belirleyin.

5. Terapiye Başvurun

Psikodinamik terapi, tekrar eden ilişki döngülerinin farkına varmanıza ve bilinçdışınızdaki kalıpları çözmenize yardımcı olabilir. Bir uzmandan destek almak, sağlıklı ilişkiler kurma sürecinde büyük bir fark yaratabilir.

Sonuç

Hep aynı tip insanlara çekilmek ve tekrar eden ilişki kalıpları yaşamak, bilinçdışı süreçlerin bir sonucudur. Ancak, bu döngüleri fark etmek ve üzerinde çalışmak mümkündür. Geçmişinize ve ilişki dinamiklerinize bilinçli bir şekilde bakarak, sağlıklı ve tatmin edici ilişkiler kurabilirsiniz. Unutmayın, değişim farkındalıkla başlar!