Kararsızlık ve İçsel Çatışmalar: Gerçekten Ne İstiyoruz?
Hayatın farklı dönemlerinde hepimiz bir noktada duraksarız: “Ne istiyorum ben?”, “Bu kararı verirken beni yönlendiren ne?”, “İç sesim mi konuşuyor, yoksa bastırdığım başka bir şey mi?” Bu sorular kulağa basit gelse de, çoğu zaman altında derin psikolojik çatışmalar, çocukluk izleri ve bastırılmış duygular yatar. Psikodinamik terapi perspektifinden bakıldığında, kararsızlık sadece zihinsel bir tereddüt değil, aynı zamanda bilinçdışının bir çığlığıdır.
Bu yazıda, kararsızlığın kökenlerine, içsel çatışmaların doğasına ve gerçekten ne istediğimizi nasıl anlayabileceğimize psikodinamik bir mercekten bakacağız.
Kararsızlık Sadece Bir Seçim Sorunu mu?
Kararsızlık dışarıdan bakıldığında bir “tercih yapamama” hali gibi görünebilir. Oysa iç dünyamızda çoğu zaman iki zıt güç birbiriyle savaşır. Bu güçler bazen arzu ile korku, bazen özgürlük ile bağlılık, bazen de benlik ideali ile gerçek benlik arasında şekillenir.
Psikodinamik Perspektiften Kararsızlık
Freud’a göre insan davranışları bilinçdışı çatışmalarla şekillenir. Kararsızlık, bu çatışmaların görünür hale geldiği bir noktadır. Bir karar veremediğimizde, aslında iki (ya da daha fazla) içsel dürtü arasında bölünmüşüzdür.
Örneğin:
-
İş değiştirmek isteyen biri, hem daha fazla özgürlük ve tatmin arzusunu yaşarken hem de reddedilme korkusunu ve başarısızlık ihtimalini taşıyabilir.
-
Evlenmek isteyen biri, hem bağlılık ve sevilme ihtiyacını hissederken, hem de bağımsızlığını kaybetme korkusunu barındırıyor olabilir.
İçsel Çatışmaların Kaynağı: Nereden Geliyor Bu Sesler?
İçsel çatışma, sadece bugünkü yaşam olaylarından doğmaz. Çocuklukta yaşanan deneyimler, ebeveyn tutumları ve erken dönem ilişkiler, bireyin bilinçdışı yapısını şekillendirir. Bu yapılar zamanla içselleştirilmiş “seslere” dönüşür.
Süperego ve İç Eleştirmen
Freud’un yapısal kuramına göre, kişilik üç yapıdan oluşur: id, ego ve süperego.
-
İd, dürtülerimizi temsil eder.
-
Ego, gerçeklikle uyumlu şekilde davranmamızı sağlar.
-
Süperego, içselleştirdiğimiz kurallar ve değerlerdir.
Kararsızlık çoğu zaman süperego ile id arasındaki çatışmanın dışavurumudur. Bir yanımız yapmak isterken (id), diğer yanımız bizi “yargılar” (süperego). Bu da içsel çatışmalara ve karar verememe haline yol açar.
Nesne İlişkileri ve Kararsızlık
Klein ve Fairbairn gibi nesne ilişkileri kuramcılarına göre, bireyin iç dünyasında birden fazla “içsel nesne” vardır. Bu nesneler, erken çocukluk deneyimlerinden kaynaklanan içsel temsillerdir. Bazı içsel nesneler bizi desteklerken, bazıları suçlayıcı ya da cezalandırıcıdır. Kararsızlık, bu içsel figürlerin çatışmasından da doğabilir.
Gerçekten Ne İstiyoruz?
Belki de bu sorunun en zor kısmı burasıdır. Çünkü çoğu zaman arzularımız ile beklentiler birbirine karışır. Gerçek isteklerimiz, “toplumun”, “ailenin” ya da “kültürel değerlerin” gölgesinde kalabilir.
Farkında Olmadan İçselleştirilen Beklentiler
-
“İyi bir iş, evlilik ve çocuk sahibi olmak istiyorum.”
Gerçekten sen mi istiyorsun, yoksa bu istek sana mı öğretildi?
-
“Harekete geçersem başarısız olabilirim.”
Bu korku sana mı ait, yoksa geçmişte sana başarısız olduğun hissettirilmiş miydi?
İçsel Çatışmaların Farkına Varma
Gerçek arzularımıza ulaşabilmek için öncelikle şu soruları dürüstçe sormamız gerekir:
-
Hangi korkularım beni durduruyor?
-
Hangi istekler bana ait değil?
-
Ne zaman kendi ihtiyaçlarım yerine başkalarınınkini önceliklendirdim?
-
Küçükken “ne istersem yanlış” hissi bana verildi mi?
Bu sorular, içsel çatışmaların bilinç düzeyine çıkmasını sağlar ve karar sürecinde daha özgün bir yol izlememize yardımcı olur.
Psikoterapide Kararsızlık ve İçsel Çatışmalarla Çalışmak
Psikodinamik terapide amaç, bireyin bilinçdışı süreçlerini fark etmesini sağlamaktır. Kararsızlık ve içsel çatışmalar, terapide üzerinde sıkça çalışılan temalardandır.
Aktarım ve İçgörü
Terapide danışan, çoğu zaman içsel çatışmalarını terapistine yansıtır (aktarım). Bu aktarım, kişinin çocukluktan taşıdığı içsel nesnelerle ilişkisinin bir yansımasıdır. Terapist, bu aktarımı anlayarak danışanın iç dünyasını anlamasına yardımcı olur.
Kararsızlık ve Günlük Yaşam: İş, İlişkiler, Gelecek
Kararsızlık hayatın birçok alanında kendini gösterir. Ancak her alanda kaynağı aynı olmayabilir.
İş Hayatında Kararsızlık
-
Gerçek mesleki istekler ile “güvence” ihtiyacı çatışabilir.
-
Aile beklentileri, bireyin özgün seçimlerini baskılayabilir.
İlişkilerde Kararsızlık
-
Sevgi ile bağlanma korkusu çarpışabilir.
-
“Beni gerçekten seven biri olabilir mi?” sorusu, geçmişten gelen değersizlik hislerini tetikleyebilir.
Geleceğe Dair Kararsızlıklar
-
Belirsizlik korkusu, kişinin harekete geçmesini engeller.
-
Hareketsizlik, “kontrol” illüzyonunu koruma çabası olabilir.
Kararsızlığın Arkasındaki Duygulara Kulak Vermek
Bir karar veremediğimizde kendimize şunu sormalıyız: “Bu kararsızlığın bana söylemeye çalıştığı ne?”
Çünkü kararsızlık, çoğu zaman bastırılmış bir duygunun kapısını aralamak ister. Suçluluk, korku, öfke, değersizlik… Bu duygulara alan açmadan özgürleşmek mümkün değildir.
Gerçek İsteklere Ulaşmanın Yolu: Farkındalık ve İçsel Yolculuk
Ne Yapabiliriz?
-
Günlük tutmak: Duyguların izini sürmek için etkili bir araçtır.
-
Meditasyon ve farkındalık çalışmaları: İçsel sesleri daha net duymayı sağlar.
-
Psikoterapi: Kararsızlıkla baş etmenin en etkili yollarından biridir.
-
Hayır diyebilmek: Gerçek isteklerimizi savunmak için bir adımdır.
Sonuç: Gerçekten Ne İstiyoruz?
Bazen “ne istediğimizi” bilmemek, aslında iç dünyamızın seslerine henüz kulak vermediğimizi gösterir. Kararsızlık, bizi durduran değil, aslında yönümüzü bulmamız için davet eden bir duraktır. Psikodinamik terapi, bu durakta durup içsel haritamıza bakabilmemiz için bir fırsat sunar. Gerçekten ne istediğimizi anlamak için önce kim olduğumuzu, ne hissettiğimizi ve hangi seslerin bize ait olmadığını keşfetmemiz gerekir.