İş Yerinde Tükenmişlik: Psikodinamik Perspektiften Stres ve Kaygı

Giriş: İş Sadece İş Değildir

Modern çalışma hayatı, yalnızca görevleri yerine getirmekten ibaret değildir. İş, kimliğimizin bir parçası, kendilik değerimizin kaynağı, aidiyetimizin göstergesi haline gelir. Bu nedenle iş yaşamında yaşanan stres ve tükenmişlik, yalnızca fiziksel ya da zihinsel bir yorgunluk değil, aynı zamanda ruhsal bir çöküş anlamına da gelebilir.

Tükenmişlik, günümüzde sadece fazla çalışmanın değil; bastırılmış duyguların, içsel çatışmaların, geçmişten gelen çözülmemiş meselelerin iş ortamında yeniden sahneye çıkmasının bir sonucudur. Psikodinamik kuram, tükenmişliğe bu derinlikli pencereden bakar: “Bu kadar yorulmamın altında ne yatıyor?” sorusunu cesaretle sordurur.

Bu yazıda, iş yerinde tükenmişliği psikodinamik açıdan inceleyecek; stresin ve kaygının sadece bugünkü olaylara değil, geçmiş deneyimlere de dayanan ruhsal dinamiklerle nasıl şekillendiğini anlamaya çalışacağız.

Tükenmişlik Nedir? Nasıl Anlaşılır?

Tükenmişlik Sendromunun Tanımı

Tükenmişlik (burnout), özellikle kronik stresin sonucu olarak ortaya çıkan, fiziksel, duygusal ve zihinsel kaynakların tükenmesi durumudur. İlk olarak Freudenberger tarafından tanımlanmış, daha sonra Maslach’ın çalışmalarıyla üç ana boyutta ele alınmıştır:

  • Duygusal tükenme: Kişinin enerji kaynaklarının azaldığı, artık işe duygusal olarak yatırım yapamayacak duruma geldiği hal.

  • Depersonalizasyon: İş arkadaşlarına ya da hizmet verilen kişilere karşı duyarsızlaşma, yabancılaşma.

  • Başarı hissinde azalma: Kişinin kendini yetersiz, verimsiz hissetmesi.

Belirtiler

  • Sabah kalktığınızda işe gitme düşüncesiyle gelen yorgunluk

  • Motivasyon kaybı

  • Artan sinirlilik ve tahammülsüzlük

  • Sürekli kendini yetersiz hissetme

  • Uyku bozuklukları

  • Fiziksel ağrılar, baş ağrıları, mide problemleri

  • Sosyal ilişkilerden çekilme

Tükenmişliğe Giden Yol: Sadece İş Yükü Değil

Birçok kişi tükenmişliğin nedenini fazla mesai, kötü yöneticiler veya iş yükü olarak görür. Evet, bunlar önemli etkenlerdir. Ancak psikodinamik perspektiften bakıldığında, bu koşullar kadar, bireyin iç dünyasındaki dinamikler de belirleyicidir.

İş Yerini Sahnelenen İçsel Sahne Olarak Görmek

Çalışma hayatı, sadece üretim yapılan bir alan değil; aynı zamanda bireyin içsel çatışmalarını, geçmişten taşıdığı ilişkisel kalıpları ve çözülmemiş duygularını yeniden oynadığı bir sahnedir.

  • Otorite figürleriyle yaşanan sorunlar → ebeveynle kurulan ilişkiyi tekrar ediyor olabilir.

  • Sürekli onay arayışı → çocukken alınamamış takdirin peşinden koşmak olabilir.

  • “Asla yeterli değilim” hissi → içselleştirilmiş eleştirel bir süperegonun yansıması olabilir.

Psikodinamik Kuram ve Tükenmişliğin Derin Nedenleri

Süperego Baskısı: İçsel Eleştirmenin Yorucu Talepleri

Freud’un yapısal kuramına göre kişilik üç yapıdan oluşur: id (dürtüler), ego (gerçeklik), süperego (ahlaki otorite).Tükenmişlik yaşayan bireylerde süperegonun aşırı katı, cezalandırıcı ve mükemmeliyetçi olduğu sıkça görülür.

“Daha çok çalışmalıyım.”

“Yetersizim.”

“Başarırsam ancak değerliyim.”

Bu ses, bireyi sürekli zorlar. Hiçbir zaman “yeterince iyi” olmaya izin vermez. Sonuç: içsel bir savaş, dışsal bir çöküş.

İdeal Benlik ve Gerçek Benlik Arasındaki Çatışma

Carl Rogers ve daha sonra psikodinamik kuramcılar, bireyin “olmak istediği kişi” ile “gerçekte olduğu kişi” arasında bir boşluk olduğunda yoğun bir stres ve yabancılaşma yaşayabileceğini belirtirler.

  • Kendi sınırlarını kabul edemeyen biri, her zaman daha fazlasını yapmaya çalışır.

  • Bu da bir noktada fiziksel ve duygusal tükenmeye yol açar.

Nesne İlişkileri Kuramı: İş Yerindeki İlişkiler Neyi Temsil Ediyor?

İş arkadaşları, yöneticiler, hatta kurumsal yapı; içsel nesne temsillerinin projekte edildiği kişiler haline gelebilir. Özellikle çocuklukta “sevilmek için çabalama” modeli gelişmişse, birey iş hayatında da bu döngüyü devam ettirir.

  • Patron = onaylayan baba

  • Meslektaşlar = rekabet edilen kardeş figürleri

  • Müşteriler = memnun edilmesi gereken anne

Bu ilişkisel örüntüler kişiye ait değilmiş gibi görünse de, aslında iç dünyasında yıllardır var olan tekrarların dışavurumudur.

Neden Bazı İnsanlar Daha Çok Tükeniyor?

Mükemmeliyetçilik

“En iyisini yapmalıyım” inancı, bireyi asla tatmin olmayan bir performans döngüsüne hapseder. Dinlenmek suç gibi hissedilir. Tükenmişlik kaçınılmazdır.

Bağlanma Stili

Güvensiz bağlanma stiline sahip bireyler, iş hayatında sürekli teyakkuzda kalır. İşten çıkarılma, beğenilmeme, yetersiz görünme korkuları hep vardır.

  • Kaygılı bağlanma → aşırı çalışmayla değer kazanma çabası

  • Kaçıngan bağlanma → işi duygusal olarak izole bir alana dönüştürme

  • Güvenli bağlanma → tükenmişliğe karşı daha dirençli

Kendilik Değeri ve Başarı İlişkisi

Heinz Kohut’un kendilik psikolojisi perspektifinden bakıldığında, bazı bireylerin özdeğeri dış kaynaklardan beslenir. İş yerinde başarılı olduklarında “var” hissederler. Ancak bu başarı sürdürülemediğinde, benlik yıkılır.

Tükenmişliği Anlamanın İyileştirici Gücü

Tükenmişlik Bir Mesajdır

Tükenmişlik, sadece bir sağlık sorunu değil; ruhun verdiği bir mesajdır:

“Bu şekilde devam edemem.”

“Kendime dönmeliyim.”

“Gerçek ihtiyaçlarımı duymalıyım.”

Bu mesajı bastırmak değil, dinlemek gerekir.

Terapide Tükenmişlikle Çalışmak

Psikodinamik terapi, tükenmişliğe sebep olan içsel çatışmaları anlamlandırmaya çalışır:

  • Bu çalışma temposu neyin yerine geçiyor?

  • Kimden takdir bekliyorum?

  • Hangi duyguyu bastırıyorum?

  • Bu yorgunluğun ardında hangi acı var?

Terapist ile kurulan ilişki, bireyin içsel haritasını yeniden şekillendirmesine yardımcı olur.

Tükenmişlikten Güçlenerek Çıkmak Mümkün mü?

Şefkatli İçsel Diyalog Kurmak

İç eleştirmenin sesini fark edip, yerine daha anlayışlı ve destekleyici bir iç ses geliştirmek önemlidir:

  • “Elinden geleni yaptın, durma hakkın var.”

  • “Başarılı olmak için değil, yaşamak için varsın.”

  • “Yorgun hissetmek zayıflık değil, insan olmaktır.”

Sınır Koymayı Öğrenmek

İşle özdeşleşmeyi bırakmak, hayatın diğer alanlarına da yer açmak gerekir.

  • İş saatleri dışında maillere bakmamak

  • “Hayır” demeyi öğrenmek

  • Kendin için zaman ayırmak

Anlam Yaratmak

İşin sadece üretim değil, aynı zamanda katkı, gelişim ve doyum alanı olabileceğini fark etmek; yeniden tanımlanmış bir iş yaşamı kurmanın ilk adımı olabilir.

Sonuç: Tükenmişlik Bir Son Değil, Davet Olabilir

Tükenmişlik, çoğu zaman bir çöküş gibi görünse de, aslında içsel bir dönüşüm için fırsattır. Kendi sınırlarını, ihtiyaçlarını, geçmişten taşıdığın yükleri görmen ve bırakman için bir çağrıdır. Psikodinamik bakış açısı, bu çağrıyı duyabilmek için derinleşmeyi, yavaşlamayı ve anlam arayışını teşvik eder.

Gerçek iyileşme, “daha az çalışmak” değil; “daha çok kendin olmak”la başlar. 🌿

📌

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Tükenmişlik ile depresyon arasındaki fark nedir?

Tükenmişlik, daha çok işle ve çevreyle ilişkili kronik stresin sonucu olarak gelişir. Depresyon ise daha yaygın, kalıcı ve tüm yaşam alanlarını etkileyen bir durumdur.

Tükenmişliğin sadece işle ilgili olmadığını nasıl anlarım?

Eğer geçmişte de benzer tükenme kalıplarınız varsa, ilişkilerde de sürekli yorgun hissediyorsanız, bu durum daha derin psikodinamik dinamiklerle bağlantılı olabilir.

Tükenmişliği aşmak için psikoterapi şart mı?

Kendi kendine farkındalık geliştirmek mümkündür. Ancak köklü değişimler için özellikle psikodinamik terapi, uzun vadeli ve kalıcı bir çözüm sunabilir.