ÇOCUKLARDA KAYGI

Kelime anlamı “üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa” anlamına gelen kaygı (anksiyete), organizmanın uyarılmışlığına eşlik eden gerginlik hissi, endişe düşüncesi ve kan basıncında artma gibi fiziksel değişimlerle ilişkili bir duygu olarak tanımlamaktadır. Kaygı, yaşamı tehdit eden ya da tehdit şeklinde algılanan, rahatsız edici bir endişe ve korku duygusudur.

Kaygı, iç ya da dış dünyadan kaynaklanan tehlikeli uyaranın olması ve bireyin bu uyarana karşı gerginlik, endişe gibi duygular hissetmesidir. Kaygı her insanda olan bir duygudur. Yaşamı devam ettirme ve uyum davranışını geliştirmek amacı ortaya çıkan kaygı duygusu birçok insan tarafından zaman zaman yaşanır.

Korku ve kaygı sıklıkla birbiriyle karıştırılan iki farklı duygudur. Korku kaynağı belli olan bir duygudur, kaygı ise kaynağı belli olmayan ve belirsiz tehlikelere karşı duyulan bir tepkidir. Kaygı bebeklik döneminden itibaren her insanda ortaya çıkan ve yaş ilerledikçe yaşın özelliklerine göre farklılıklar gösteren bir duygudur. Kaygı olumsuz bir duygu durumu olarak algılansa da aslında kişiyi her zaman olumsuz etkilemeyebilir. Önemli olan kaygı yönetebilmektir.

Çocuklarda kaygı düzeyini etkileyen birçok durum vardır. İlk faktör çocukların gelişim dönemleri boyunca yaşının özelliklerine bağlı olarak yaşadığı kaygılardır. Örneğin 1-2 yaş arasındaki çocuklar için annelerinden ayrılmak önemli bir kaygı faktörüdür. Kaygı düzeyini etkileyen diğer faktörler ise ebeveyn tutumları, sosyo-ekonomik yapı, kardeş sayısı, çocuğun akademik durumu ve sosyal çevresidir.

Kaygılı Çocukların Özellikleri

  • Hata yapmaktan korkarlar. Hata yapmamak için bir işe, göreve başlamakta zorlanırlar. Girişecekleri işte başarısızlık yapma olasılığını yüksek görürlerse girişimde bulunmaktan kaçınırlar.
  • Süreçle değil sonuçla ilgilenirler. Henüz yapılmamış bir sınavın sonucuyla ilgili birçok olumsuz tahminde bulunurlar. Gözlerini görünmeyen gelecek üzerine çevirirler. Bu durum çocuğun dikkat ve konsantrasyon sorunu yaşamasına neden olur.
  • Önce kötüsünü düşüneyim, iyi olursa sevinirim mantığıyla hareket ederler. Yapamayacağını, başaramayacağını düşünerek ve bunu sık sık tekrarlayarak başarısızlık riskini kontrol etmeye çalışır.
  • Yapabildiklerini değil yapamadıklarını görme eğilimindedirler.
  • Abartma ve olasılık hesaplarında hata yaparlar. Kaygılı çocuklar başarılı olma olasılıkları yüzde 90 olsa bile “ben yüzde 10’a girerim” düşüncesindedir. Hatta çoğunlukla yüzden bir kötü olasılığı, yüzde doksan iyi olasılıktan daha güçlü görürler.
  • Yaşıtlarına göre daha az arkadaş edinme eğiliminde olurlar. Kabul görmeme, reddedilme endişesi nedeniyle yaşıtlarından uzak kalmayı tercih ederler. Aynı zamanda kendilerini yaşıtlarına göre daha güçsüz ve yetersiz bulurlar.
  • Aşırı düzenli ve titiz olmaya çabalarlar.
  • Değişikliklerden hoşlanmazlar. Hatta değişikliğe tepki gösterirler. Değişiklikler, belirsizlikler kaygı seviyelerini yükseltir.
  • Sık sık tıbbı bir bulguya dayanmayan baş ağrısı ve karın ağrısı yaşarlar.
  • Duygusal tepkileri normalden fazla olur. Bir duruma normalin ötesinde aşırı tepkiler geliştirirler. Kolay etkilenme ve ağlama gibi
  • Öfke nöbetleri yaşayabilirler.
  • Odaklanmada sorunlar yaşayabilirler.