Kişilik mi, Bozukluk mu? Normalden Sapma Nereye Kadar Kabul Edilebilir?

Her insanın kendine özgü bir kişilik yapısı vardır. Kimimiz sosyal, girişken ve enerjik; kimimiz daha sessiz, sakin ve içe dönük oluruz. Bazılarımız mükemmeliyetçi, detaycıdır; bazılarımız ise daha rahat, anı yaşayan bir yapıdadır. Bu farklılıklar, kişiliğin doğal çeşitliliğini oluşturur.

Ancak bazı durumlarda kişilik özellikleri o kadar katı, tekrarlayıcı ve işlev bozucu hale gelir ki, kişinin hayatını, ilişkilerini ve işlevselliğini ciddi biçimde etkiler. İşte bu noktada “kişilik mi, bozukluk mu?” sorusu gündeme gelir.

Kişilik Nedir?

Kişilik, bireyin düşünce, duygu ve davranış örüntülerinin zaman içinde ve durumlar arasında gösterdiği tutarlılık olarak tanımlanabilir. Kişilik, hem doğuştan gelen mizaç özellikleri hem de yaşam deneyimleriyle şekillenen karakter öğelerinden oluşur.

Temel özellikleri şunlardır:

  • Görece sabittir

  • Zamana ve duruma göre büyük değişiklik göstermez

  • Sosyal, duygusal ve bilişsel alanlarda tutarlılık sağlar

Bu nedenle kişiliğin normal varyasyonları oldukça geniştir. Ancak bu genişlik, sınırsız değildir.

Ne Zaman “Bozukluk” Diyoruz?

DSM-5’e göre kişilik bozukluğu, kişinin içsel deneyim ve davranışlarının, içinde bulunduğu kültürün beklentilerinden belirgin şekilde sapması ve bu örüntülerin esnek olmaması, yaygın olması ve işlev bozukluğuna yol açması durumudur.

DSM-5’e Göre Kişilik Bozukluğu Genel Tanı Ölçütleri:

A. Aşağıdaki alanlardan ikisinde ya da daha fazlasında belirgin şekilde kültürel beklentilerden sapma:

  1. Biliş (kendini, başkalarını ve olayları algılama biçimi)

  2. Duygulanım (duygusal tepkilerin aralığı, yoğunluğu, uygunluğu, dengesi)

  3. Kişilerarası işlevsellik

  4. Dürtü denetimi

B. Bu örüntü esnek değildir, yaygındır ve çok çeşitli kişisel ve sosyal durumlarda kendini gösterir.

C. Belirgin sıkıntıya veya sosyal, mesleki ya da diğer önemli işlevsellik alanlarında bozulmaya yol açar.

D. Örüntü uzun sürelidir, başlangıcı en azından ergenlik veya erken yetişkinlik dönemine uzanır.

E. Başka bir ruhsal bozuklukla açıklanamaz.

F. Bir maddenin veya tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

Normal Kişilik Özelliği ile Kişilik Bozukluğu Arasındaki Fark

Normal Kişilik Özelliği

Kişilik Bozukluğu

Esneklik gösterir, duruma uyum sağlar

Katıdır, duruma uyum göstermez

Çevreden gelen geri bildirimlere göre değişebilir

Geri bildirimlere kapalıdır

İşlevselliği bozmaz

Sosyal, mesleki veya kişisel işlevselliği bozar

Belirli dönemlerde öne çıkabilir, azalabilir

Süreklidir, yaşam boyu devam eder

Kültürel normlar içinde kabul görebilir

Kültürel beklentilerden belirgin sapma gösterir

Örneğin, düzenli ve detaycı olmak bir kişilik özelliğidir. Ancak bu özellik öyle katı bir hal alır ki, kişinin işi yetiştirmesini, ilişkilerini sürdürebilmesini engellerse ve bu durum yıllardır aynı şekilde devam ediyorsa, artık “kişilik bozukluğu” düzeyinden söz edilebilir.

Kültürel Faktörler: Normalin Sınırlarını Kim Çizer?

Kültür, kişilik ile kişilik bozukluğu arasındaki sınırın nereden geçtiğini belirlemede önemli bir faktördür. Bir toplumda normal kabul edilen davranış, başka bir toplumda sıra dışı veya uygunsuz olarak görülebilir.

Örneğin:

  • Bireyselci kültürlerde bağımsızlık teşvik edilirken, kolektivist kültürlerde aileye bağlılık daha fazla değer görebilir.

  • Bazı kültürlerde duyguların açıkça ifade edilmesi normaldir, bazılarında ise ketumluk erdem sayılır.

DSM-5 de bu nedenle tanı koyarken kültürel bağlamın dikkate alınması gerektiğini vurgular.

Kişilik Bozuklukları Spektrum Gibi Düşünülebilir

Kişilik özellikleri bir spektrum üzerinde yer alır. Bir ucunda sağlıklı, uyumlu özellikler; diğer ucunda işlev bozan, katı örüntüler vardır. İnsanların büyük çoğunluğu bu spektrumun ortalarında bir yerde bulunur.

Örnek:

  • Hafif düzeyde kuşkucu olmak, bizi tehlikelere karşı korur.

  • Ancak sürekli ve temelsiz bir şekilde başkalarının kötü niyetli olduğuna inanmak, paranoid kişilik bozukluğu kriterlerine yaklaşır.

Neden “Sınır” Konusu Önemlidir?

  • Erken farkındalık: İşlev bozucu örüntüler erken fark edildiğinde, daha az zararla yönetilebilir.

  • Kendini tanıma: Bazı kişiler farkında olmadan çevresiyle sürekli çatışma içinde yaşar; bunun kişilik yapısıyla bağlantısını bilmek önemlidir.

  • Stigma önleme: Her sıra dışı davranışı “bozukluk” olarak etiketlemek, damgalamaya yol açar.

Psikodinamik Bakış: Savunma ve Uyum

Psikodinamik kuram, kişilik bozukluklarını genellikle erken dönem deneyimlere bağlı olarak gelişen katı savunma mekanizmaları üzerinden açıklar.

  • Borderline yapı: Bölme (splitting) savunması

  • Paranoid yapı: Yansıtma (projection)

  • Şizoid yapı: Yalıtma (isolation)

Bu savunmalar, başlangıçta bireyi korumaya hizmet ederken, zamanla ilişkilerde ve yaşam işlevlerinde kısıtlayıcı hale gelir.

Sonuç: Her Farklılık “Bozukluk” Değildir

Kişilik bozukluğu tanısı, kişinin yaşam öyküsü, kültürel bağlamı ve işlevsellik düzeyi dikkate alınmadan konulmamalıdır. Farklı olmak, tek başına “bozuk” olmak anlamına gelmez. Ancak farklılığın bedeli; yalnızlık, sürekli çatışma, işlev kaybı veya yoğun içsel sıkıntı haline geliyorsa, bu artık yalnızca kişilik özelliği değil, kişilik bozukluğu sınırlarına giren bir durum olabilir.

Eğer siz de kendinizde ya da bir yakınınızda katı, tekrarlayan ve işlev bozan davranış örüntüleri fark ediyorsanız; bunların kişilik yapısıyla ilgili olup olmadığını anlamak için bir uzmandan değerlendirme almak önemli bir adımdır.