BİLİŞSEL ÇARPITMALAR

Duygu, düşünce ve davranış bir bütündür ve birbirini etkiler. İnsanların duygusal yönden nasıl hissettikleri ve nasıl davrandıkları, yaşadıkları durumu nasıl yorumladıkları ve o durum hakkında ne düşündükleri ile ilişkilidir. Yani durumun kendisi, nasıl hissedildiğini veya ne yapılacağını belirlemez, durumun nasıl algılandığı ve yorumlandığı sonucunda duygusal yanıtlar ortaya çıkar.

Otomatik Düşünceler

Otomatik düşünceler; anlık ve bilinçli olmayan düşüncelerdir. Hayatımızın birçok alanına yayılıp yerleşmesi mümkün olan bu düşünceler, sanki bir merkez tarafından otomatiğe alınmış gibidir. Bu düşünceler kişinin zihninde, amaçlı olmayarak, hiçbir çaba göstermeden, birdenbire ortaya çıkar.

Otomatik düşünceler, herhangi bir olay ya da durum anında kişilerin ve olayların anlamının belirlenmesi için zihinden hızlıca geçen düşüncelerdir. Otomatik düşünceler kalıplaşmış cümleler olarak akıldan geçer.

Otomatikleşmiş olan olumsuz otomatik düşüncelerin birçok çeşidi vardır, en genelinde ise bilişsel çarpıtmalar olarak ifade edilebilir. Bilişsel çarpıtmalar, kişinin gerçeklik algısını genellikle olumsuza yönlendirerek çarpıtan mantıksız, abartılı düşünce veya inançları tanımlamak için kullanılır. Bu hatalı veya yanlış düşünceler kişinin kendisine ve çevresine karşı ön yargılı bir bakış açısına sahip olmasına sebep olur.

Bilişsel Çarpıtmalar

  1. Ya hep ya hiç düşüncesi: Bu düşünce şeklinde kişi olayları ya siyah ya da beyaz olarak üç noktalarda görür. Yani bir şey ya tam olmuştur ya da hiç olmamıştır şeklinde düşünmektir. Kişi herhangi bir işi mükemmelin altında yaptığında kendisini tamamen başarısız hissedebilir.
  2. Felaketleştirme: Olayların abartılarak olabilecek en kötü senaryolara odaklanmaktır. Bu düşünce biçiminde kişi olası sonuçları dikkate almaksızın geleceği hep olumsuz yönde görür.
  3. Olumluyu geçersiz kılma: Bu düşünce biçiminde kişi hayatındaki olumlu deneyimleri, edimleri veya nitelikleri mantık dışı bir şekilde değersiz olduğunu kabul eder.
  4. Aşırı genelleme: Bu çarpıtma türü yaşanan tek bir olumsuzluğu hiç bitmeyecek ve hep bu şekilde devam edecekmiş gibi genellemektir. Tek bir olumsuzluğu yönelik sonsuz bir başarısızlık atfedilir.
  5. Zihinsel filtre (seçici soyutlama): Resmin tamamını görmek yerine olumsuz detaylara aşırı dikkat edilmesidir. Böylece bütün bir durum olumsuz olarak algılanır.
  6. Aşırı büyütme / küçültme: Kişinin kendisi, çevresi veya bir durum hakkında değerlendirme yaparken olumsuzu abartarak daha büyük görmesi ve olumlu tarafları önemsizleştirerek daha küçük görmesidir.
  7. Duygusal muhakeme: Kişinin duygularını gerçekliğin bir kanıtı olarak algılamasıdır. “Böyle hissediyorsam geçek budur.” şeklinde düşünmedir.
  8. Etiketleme: Gerçeğe uygun değerlendirmeler yapmak yerine kişinin kendisine ya da çevresine yargılayıcı ve olumsuz sıfatlar takarak etiket yapmasıdır.
  9. Kişiselleştirme: Kişinin kendisiyle alakası olmayan olumsuz davranışların nedenini kendine atfetmesidir.
  10. Akıl okuma: Kişinin diğer insanların kendisi hakkında ne düşündüğünün bildiğine inanmasıdır.